Berlin’de 1. Gün
Berlin’deki ilk gününüzde, şehri gezmeye turla başlamak bizce çok iyi fikir. Hem şehri az çok tanımış olursunuz; hem de ne, nerede, nasıl bulurum dertlerine girmeden genel olarak şehir ve gezilecek yerler hakkında genel bir fikriniz olur. Böylece o günün devamında ve sonraki gün sudan çıkmış balığa dönmeden gideceğiniz yerleri daha kolay bulursunuz.
Berlin’e daha önce gidenler ya da kuru kuruya yürüyüş mü olur diyenler için klasik yürüyüş turuna alternatif olarak Berlin sokak sanatının mabedi, bol graffitili Kreuzberg semtinde bir graffiti turu yapılıyor. Eğer yürüş turu yerine bu tura katılmayı seçerseniz 12’ye kadar Müzeler Adası’ndan ilginizi çeken diğer müzelere gidebilir veya kahvaltıyı biraz daha uzun tutup bruncha kayabilirsiniz.
Berlin’e gidince mutlaka yapın dediğimiz Sandeman’sın ücretsiz yürüyüş turu. Turlar genellikle gönüllü doktora öğrencileri tararından veriliyor, sabit bir ücret yok ama rehberinize 8-10 Euro bahşiş vermeniz mutlaka bekleniyor.
Her gün Brandenburg Kapısı başlangıçlı olarak 10.00, 11.00, 12.00 ve 14.00 saatlerinde var. Turun tam olarak başlangıç yeri Doğu Berlin’de Brandenburg Kapısı’na yakın Starbucks’ın önü. Kırmızı SANDEMAN tshirtlü tur rehberini uzaklardan bile görebiliyor olursunuz zaten. Toplu taşıma ile gitmek isteyenler için S-Bahn ya da U-Bahn’da Brandenburger Tor durağına gitmeniz gerek. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.
Tur yaklaşık 2.5-3 saat sürüyor, göreceğiniz yerlerin arasında Brandenburg Kapısı, Checkpoint Charlie, Berlin Duvarı, Yahudi Anıtı, TV Kulesi ve daha birçok yer var. Listedeki yerleri yürüyerek gördükten sonra bir çoğunu gidip bir daha görmeye gerek duymayacaksınız muhtemelen. Bu da listenizden bir iki yere çizik atmak demek. Turun süresi 2.5-3 saat aralığında verilse de tur rehberinin gruba göre çizebileceği alternatif yollar ya da görülecek yerleri bu süreyi kısaltıp uzatabiliyormuş. Ama göreceğiniz yerler aşağı yukarı aynı olur ve çok değişmeyecektir. Dediğimiz gibi bir değişiklik yapılmazsa tur genelde Bebelplatz’da bitiyor, günün geri kalanı için de Bebelplatz’dan kolayca gidebileceğiniz yerler üzerinde durduk bu yüzden.
Berlin’de 2. Gün
Kahvaltı sonrası, ikinci güne Mitte bölgesini gezerek başlayın. Mitte, Berlin’in olmazsa olmaz görülecek yerlerinden. Öyle ki Berlin’in Soho’su diye bile geçtiğini gördük. Aslında yürüyüş turunda Brandenburg Kapısı’nı göreceksiniz. Ama bize kalırsa Pazar gününe Brandenburg Kapısı’ndan başlayıp, Berlin’in Champs-Elysée’si Unter den Linden’den geçip, Berlin Katedrali’nde biten mini bir turla başlayın.
10.00: Brandenburg Kapısı’ndan Berlin Katedrali’ne Mitte Turu
Brandenburger Kapısı ve Berliner Dom arası yürüyerek sadece 20 dakika, ama Unter den Linden diye çok güzel bir sokak boyunca yürüyorsunuz o 20 dakikada. Bağdat Caddesi gibi sağlı sollu mağazalar ve restoranlar olan, upuzun bir sokak düşünün. “Unter den Linden” ıhlamurlar altında demek, gerçekten de ıhlamur ağaçlarının altında keyifli bir yolda yürüyorsunuz. 20 dakika yürüdükten sonra Berlin’in sembollerinden Berlin Katedrali’ne ulaşacaksınız. Fotoğrafta gördüğünüz gibi çim bir alan var katedralin önünde. Soluklanmak ya da yanınıza aldığınız meyve veya sandviçle kahvaltı ederken burada çimlere uzanmak Berlin’de harika bir pazara başlangıç için harika olacak. Bir sonraki adım Bergama Müzesi de katedrale 8 dakika yürüyüş mesafesinde.
12.00: Müzeler Adası – Bergama Müzesi

Pergamonmuseum yani Bergama Müzesi, Berlin’in en ünlü müzelerinden. Bu yüzden Berlin’de ikinci gününüze başlarken Mitte Bölgesi’nde Dom’a doğru yürüyüp Müzeler Adası’nı ve bu müzeyi görmek güne iyi bir başlangıç olacaktır. Bize kalırsa Berlin’de sadece bir müzeye vakit ayıracaksanız bu Bergama olmalı. Müzeler Adası’ndaki birkaç müzeden biri Bergama Müzesi, 1910 yılında kurulmuş ve ününü en çok kalıcı koleksiyonunda bulunan Zeus Sunağı ve Babil’in meşhur İştar Kapısı sayesinde kazanmış. Not: Ne yazık ki süren yenilenme çalışmaları nedeni ile Bergama Müzesi 2027’ye kadar kapalı olacak.
Müzeyi perşembe 10.00-20.00, diğer günler 10.00-18.00 arası ziyaret edebilirsiniz. Biletinizi gelmeden önce online olarak almanız şiddetle tavsiye ediliyor çünkü ülkenin en popüler müzesi önünde devasa bilet kuyrukları oluşuyor. Biletler de belirli bir saat planlı olarak oluşturulduğundan gidip de kapısından almaya kalktığınızda aradığınız saate yer bitmiş olabiliyor. Gününüzü boşu boşuna heba etmiş olmayın.